2025’in en sarsıcı bulgularından biri: Günlük şişe suyu içenler yılda yaklaşık 90.000 ekstra mikroplastik parçacığı yutuyor. Concordia Üniversitesi’nden Dr. Sarah Sajedi’nin 140’tan fazla çalışmayı taradığı yeni derleme, ortalama bireyin yılda 39.000–52.000 parçacık tükettiğini, şişe suyu alışkanlığının tabloyu dramatik biçimde büyüttüğünü gösteriyor. Küçük bir tercih, büyük bir fark.

Şişe suyu alışkanlığı yılda 90 bin mikroplastik yutturuyor

Günde bir şişe, yılda 90 bin parçacık

Kirliliğin izini süren ekip, şişe sularına mikroplastiklerin üretim, depolama, taşıma ve malzeme bozulması sırasında karıştığını belirtiyor. Düşük kaliteli plastikler güneş ışığı ve sıcaklık dalgalanmalarıyla mikroskobik kırıntılara ayrılıyor; bu kırıntılar, diğer gıdalardaki dolaylı maruziyetten farklı olarak doğrudan içme suyuyla vücuda giriyor. Evde ya da arabada bekleyen şişeler bu nedenle riskin görünmez hızlandırıcısı olabiliyor.

Bir şişenin hikâyesi, bardaktaki suya yazılıyor.

Sağlık riski neden büyüyor?

Mikroplastikler 1 mikron ile 5 mm aralığında; nanoplastikler 1 mikrondan küçük. Boyut küçüldükçe nüfuz artıyor: Parçacıklar biyolojik bariyerleri aşarak kan dolaşımına karışabiliyor. Uzmanlar, solunum hastalıkları, üreme sorunları, nörotoksisite ve olası kanserojenite konusunda uyarıyor. En kritik ayrıntı, uzun vadeli etkinin hâlâ belirsiz oluşu ve riskin sessizce büyümesi.

Görünmeyecek kadar küçükler; etkileri ise tartışılmayacak kadar büyük.

2025’te Journal of Hazardous Materials’da yayımlanan sistematik derleme, standart test yöntemlerindeki boşluklara ve güçlü düzenleme ihtiyacına işaret ediyor. Kısa vadede basit önlemler öne çıkıyor: ısı ve güneşten uzak tutulan, cam ya da paslanmaz çelik alternatiflerle desteklenen bir tüketim rutini. Son söz: Bu dosya kapanmadı; yeni ölçüm teknolojileri ve daha sıkı standartlar gündemi belirleyecek.