Jeotermal enerji haritaları 2025’te yeniden çiziliyor. Zanskar, Nevada’da yapay zekâ destekli modellemeyle yüzeyde hiçbir ipucu vermeyen bir ısı rezervuarı tespit etti; on yıllardır bölgede ilk kez böyle bir keşif bildiriliyor. Öte yandan Fervo Energy sahayı büyütürken, ABD Enerji Bakanlığı'nın SUPERHOT programı 375 °C üzerindeki derin kayaları hedefliyor. Kısacası, yeraltının gizlediği güç için yeni bir dönem başlıyor. Bu gelişmeler, temiz elektriği coğrafyadan bağımsız hale getirebilir.
Gizli ısıyı bulan algoritmalar
Zanskar’ın yapay zekâ tabanlı yaklaşımı, sahada belirti vermeyen bir sistemin izini sürdü. Modeller, elektrik üretimine uygun sıcaklıklara sahip kapalı bir rezervuarı işaret etti ve bu, bölge için on yıllardır ilk keşif olarak kayda geçti. Kısaca söylemek gerekirse, bilgisayarlar yeraltındaki ısıyı, insan gözünün kaçırdığı paternlerden okuyabiliyor.
Anlam molası: Bu yaklaşım, pahalı kör sondajların sayısını düşürme potansiyeliyle dikkat çekiyor.
Megawatt ölçeğinde sıçrama
Haziran 2025’te Fervo Energy, Utah’taki Cape Station genişlemesi için 206 milyon dolar yatırım açıkladı. Plan, 2026’da 100 MW devreye almak ve 2028’e kadar toplamı 400 MW’a çıkarmak. Eğer takvim tutarsa, proje dünyanın en büyük geliştirilmekte olan jeotermal sistemi olacak. Kulağa iddialı geliyor, çünkü bu ölçek şebekede kesintisiz temiz güç demek.
Anlam molası: 400 MW, orta ölçekli bir doğal gaz santralinin yerine geçebilecek büyüklükte.
Aynı yıl başlatılan SUPERHOT girişimi ise çıtayı daha da yükseltiyor. Program, 375 °C’nin üzerindeki derin kaya ısısından enerji çıkarmayı hedefliyor; böylece jeotermal, kaynak çeşitliliği sınırlı bölgelerde bile uygulanabilir hale gelebilir. Elbette mühendislik engelleri var, ancak ölçek ve erişim potansiyeli heyecan verici.
Toparlarsak: Zanskar’ın bulduğu gizli rezervuar, Fervo Energy’nin megawatt yarışı ve SUPERHOT’un yüksek sıcaklık vizyonu aynı tabloya işaret ediyor. 2026 ve 2028 kilometre taşları başarıyla geçilirse, jeotermal enerji küresel enerji karmasında daha görünür bir pay alabilir. Bu gelişme, teknoloji ile yeraltı fiziğinin kesiştiği en ilginç anlardan biri olabilir.
Yorumlar(0)